Aşırı sorumluluk sahibi bir lider misiniz?


Sorumluluk almanın güçlü bir lider olmak konusunda şart olduğunu hepimiz biliriz. Fakat liderler başkalarının görev, duygu, hata ve sorunlarını sahiplenerek istemeden de olsa aşırı sorumlu hale gelebilir.

Yaptığı işe tutkulu olan, organizasyonuna bağlılığını ifade etmenin yolunun daha fazla sorumluluk almaktan geçtiğine inanan ekip üyeleri çok çalışarak liderlik pozisyonlarını hak eder. Daha fazla sorumluluk alanlar, bu çabalarının ödülünü mutlaka alır. Bununla birlikte çalışanlıktan liderliğe geçen herkesin en çok karşı karşıya kaldığı zorluk, sorumluluk kavramına bakışı değiştirmektir. Liderler, çalışanken benimsedikleri sorumluluk kavrayışını sürdürmekte ısrar ederse, başkalarının görevlerini, duygularını, hatalarını ve sorunlarını da sahiplenerek istemeseler dahi aşırı sorumlu hale gelirler. Bu sorumluluk duygusu, ekip üyelerine fazla yüklenmemek için onları hafta sonu mesai yapmak zorunda da bırakabilir, bir problemi çözmek için gösterdikleri çabayla fiziksel sağlıklarını da bozabilir. Liderliğe geçişte sorumluluk duygusunu yönetmek, organizasyonun devamlılığına ve yeni liderlerin yetişmesine de doğrudan etki eder.

Bu yazıda, aşırı sorumluluk üstlenmenin liderler üzerindeki olumsuz etkilerini açabilmek için, öncelikle kahramanlar ve liderler arasındaki farklara odaklanacağız. Bu metaforun bize işaret ettiklerini kavradıktan sonra, güçlü bir lider olmak isteyen profesyonellerin, bu role geldikleri andan itibaren yapması gerekenleri özetlemeye çalışacağız.

Kahramanlar ve liderler

Kahramanlar, liderlerden farklıdır ve iş süreçlerinde bu farklar daha belirgin biçimde ortaya çıkar. Kahramanlar gereklidir! Sorunları çözerler, harika işler üretirler, başarılara imza atarlar. Yine de şirketlerdeki bazı işler, kahramanlara göre değildir. Burada liderler devreye girer.

  • Kahramanlar sorunları anında çözerken, liderler kalıcı değişim yaratır.
  • Kahramanlar harika şeyler başarabilir, liderler ise herhangi bir kişinin tek başına başarabileceğinden çok daha büyüklerine ulaşabilmek için kuruluşlarını harekete geçirir.
  • Kahramanlar engelleri aşar, liderler başkalarına zorluklarda fırsat bulmayı öğretir.
  • Kahramanlar bugünün problemleriyle uğraşır, liderler ise proaktif bir biçimde geleceği inşa eder.
  • Kahramanlar çoğunlukla yalnızdır, liderler ise işleri başkalarıyla yönetir.
  • Kahramanların ölçütü kişisel başarılarıdır, iyi bir lider ise onu izleyenlerin bağlılığı ve etkinliğiyle belli olur.
  • Kahramanlar imkansızı başarır, liderler başkalarının neyin mümkün olduğunu yeniden hayal etmelerini sağlar.
  • Kahramanlar takdir edilir, liderler ise başkalarını güçlendirir ve herkesin birlikte başardıklarının görkemli zaferini kutlamasına zemin oluşturur.

Kahramanlar balık verir, liderler ise balık tutmayı öğretir dediğinizi duyar gibiyiz! Her ikisi de işyerlerinin ihtiyaç duyduğu farklı rolleri üstlenir. Üstelik çoğunlukla kahramanlar, elde ettikleri başarılarla lider rollerini yürütmeye hak kazanır. Çoğu zaman kahramanların ilk liderlik dönemleri, başarısızlık ve mutsuzlukla sonuçlanır. Bunun sebebi, kahramanlıktan liderliğe geçen bir çalışanın, sorumluluk yönetimini etkin bir biçimde başaramamasıdır.

Liderler aşırı sorumluluk aldıklarını nasıl anlayabilir?

Kahramanlıktan liderliğe geçtiğinizi varsayalım. Sıklıkla başkalarının ihtiyaçlarına dikkat ediyor, kendi ihtiyaçlarınızı ihmal ediyor musunuz? Başkalarına ne yapılması gerektiğini sık sık hatırlatıyor ve onların sorumsuz davrandıklarını düşündüğünüz anda kimseye haber vermeden devreye giriyor musunuz? Sizden istenen birçok şeye “evet” yanıtını verip sonra kırgın ve yorgun mu hissediyorsunuz? Ters giden bir şeyler olduğunda, tüm sorumluluğu siz mi üstleniyorsunuz? Bu soruları “evet” şeklinde cevaplıyorsanız, tüm bunlar aşırı sorumluluk aldığınızın işareti olabilir.

Bir lider olarak da ekip arkadaşlarınıza yardım edebilirsiniz. Yardım etme yetkinliğinizi pekiştirmenize, takipçilerinizle olan güven ilişkinizi güçlendirmenize ve çatışmaların önüne geçmeye yardımcı olabilir. Yine de bir lider olarak, kahraman gibi davranmayı sürdürmekte ısrar etmeniz sizi tükenmiş ve yorgun bir konuma taşıyacaktır. Öte yandan ekip üyeleriniz, sizin sorumluluk almanızı bir alışkanlık haline getirecek ve sorumluluklardan kaçınmaya çalışacaktır. Bu da çalışan gelişiminin önüne geçecek, şirketinizin potansiyel liderler ve yeni kahramanlar yetiştirmesine engel olacaktır. Bu noktada, daha uygun bir sorumluluk dengesi bulmak için gerekli stratejileri uygulamanız gerekir.

Liderler sorumluluklarını azaltmak için ne yapabilir?

Bir lider olarak sizden kalıcı bir değişim yaratmanız, daha büyük başarılara ulaşmak için organizasyonunuzu teşvik etmeniz beklenir. Şimdinin problemleriyle aktif olarak uğraşmak yerine geleceği inşa etmeniz gerekir. Tek bir e-postanızla çalışanlarınızı ve ekip üyelerinizi kahramana dönüştürebilecek potansiyelde olduğunuz varsayılır. Tüm bunları başarabilmek için aşağıdaki stratejileri uygulamayı düşünebilirsiniz.

Önceliklendirmeyi öğrenin

Evet, bir önceki deneyiminizde bir kahramandınız ve yüksek olasılıkla bu unvanı görevleri önceliklendirmeyi, sıraya koymayı ve kararında çalışarak tamamlamayı başarabildiğiniz için aldınız. Şimdi bir lidersiniz ve önceliklendirme yeteneğine öncekinden daha çok ihtiyaç duyacaksınız. Unutmayın, ne kadar yükselirseniz, önünüze gelen her şeyi bitirme olasılığınız o ölçüde düşecektir. Neyin gerçekten önemli olduğunu ve neyin göz ardı edilebileceğini anlamak için çalışmalısınız. E-postaları yanıtsız bırakmak pek hoşunuza gitmeyebilir, fakat bunları sıraya koyduğunuzu ve zamanı gelince gündeminize alacağınızı kendinize hatırlatmanız işinizi biraz olsun kolaylaştırabilir. Burada sonuçların %80’inin, nedenlerin %20’sinden kaynaklandığını öngören Pareto ilkesini hatırlayabilirsiniz. Başarılı bir lider olmanız, bu %20’yi doğru tespit edebilmenizle doğrudan ilişkilidir.

İş aktarmayı öğrenin

Kahramanlıktan liderliğe geçtiyseniz, en çok zorlanacağınız konu iş delegasyonu olacaktır. Önceden aktif olarak icrada görev alıyordunuz. Oysa basamakları tırmanmaya başladıkça esas göreviniz denetlemeye dönüşür. Aşırı sorumluluklardan kurtulmak için ekibinizin yetkinliklerine hakim olmanız ve yapılması gereken işleri doğru kişilere aktarmanız gerekir. İşleri aktarmaya başladığınızda doğal olarak sürecin nasıl işlediğini ve ne zaman sonuçlanacağını sürekli takip etme isteği duyarsınız. Bu konuyu abartırsanız, çalışanlarınıza esneme, yeni şeyler deneme ve hatta başarısız olma şansı tanımazsanız ekip üyelerinizin gelişmelerini engelleyeceğinizden emin olun. Onlara öğrenmeleri, problemlerle mücadele etmeleri, kendilerini zorlamaları ve potansiyellerini keşfetmeleri için zaman ve alan tanıyın. Verdiğiniz bir görevin her aşamasını denetleme hatasına düşerseniz, mikro yönetim (micromanagement) yapmaya başlarsınız ve bu, çalışma ortamınızın huzurunu kaçırır.

Ekibinize güvenin

Sizden yardım istenmedikçe, verdiğiniz göreve müdahil olmaktan kaçının. Ekip üyelerinize, yönettiğiniz kişilere güvenin. Onların sizin sorumluluklarınızı üstlenmeye gönüllü olduklarına inanmazsanız, bu durum kendini gerçekleştiren kehanete dönüşür. Bir başka deyişle buna siz sebep olursunuz.

Kendinize şefkat gösterin

İş hayatınızın büyük bir bölümünü iş bitirici bir kahraman olarak geçirdikten ve kendi kendinize çalışmaya alıştıktan sonra bir lider olarak yönetme görevini üstlendiğinizde alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekir. Bu uyum sağlamak için zaman gerektiren bir hizalanma sürecidir. Yeni görevinize ve yapmanız/yapmamanız gerekenlere uyum sağlarken başarısız olmanız da olasıdır. Unutmayın, alışkanlıkları ve davranışları değiştirmek zordur. Zaman zaman küçük gerilemeler yaşanabileceğinin, performansınızın sizi tatmin etmeyebileceğinin farkında olun ve sabredin. Bir gecikme yaşandığında kendinizde suç bulmak yerine bunu bir öğrenme fırsatı olarak görün. Dengeyi sağlamak için daha çok çaba göstermeniz gerektiğini fark edin. Kendinize karşı acımasız olmak hata risklerini artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Öz şefkati sağlamak ise sizin, dolayısıyla ekibinizin büyümesine, gelişmesine ön ayak olacaktır.

Yardım istemekten çekinmeyin

Bir kahraman olarak hep yalnız çalıştınız ve bugün sahip olduğunuz şeyleri kendi fedakarlıklarınızla elde ettiniz. Şimdiyse bir lidersiniz ve yardım istemek size güçsüzlük göstergesi gibi gelebilir. Aşırı sorumluluk sahibiyseniz, başkaları yardım istediğinde muhtemelen gerçekten istemeseniz dahi “evet” dersiniz. Şimdi rolleri değiştirmenin, size yardım teklif edenlere izin vermenin tam zamanı. Bunu yaparken, yardım teklifini kabul etmenin karşınızdakine bir kahraman gibi hissettireceğini hatırlayın. Yardım isterken sınırları, talepleri net bir biçimde belirleyin ve ulaşmak istediğinize bu sayede tam ulaşın. Yardım istemek, ekip üyelerini ortak bir amaç etrafında toplamak, çalışanlarla pozitif iletişim kurmak açısından önemlidir.

Başarılı bir lider olabilmenin yolu, etkin bir yönetim becerisi geliştirmekten geçer. Münferit olay ve görevlerle uğraşarak ekip üyelerinizin gelişmesini engellemektense, aşırı sorumluluklarınızdan sıyrılıp her şeye geniş perspektiften hakim ve yardıma daima hazır bir gözlemci olarak konumlanmaya odaklanın. Kahramanken tamamladığınız görevler geride kaldı. Yeni işiniz ve en önemli sorumluluğunuz, güven vermek, ekip üyelerinizi memnun etmek ve onlar için kendilerini en iyi şekilde ifade edebilecekleri çalışma ortamını oluşturmak.

PAYLAŞ:

Yeni nesil teknolojilerle çalışan bağlılığını nasıl artırabilirsiniz?

Karizmatik Liderden Agile Lider'e