Hem tüketici, hem iş gücü: Z kuşağı


1995 - 2010 yılları arasında doğan Z kuşağı, bir yandan şirketlerin potansiyel müşterilerine dönüşürken, diğer yandan iş gücünün çoğunluğunu oluşturmaya hazırlanıyor. Peki, hakkında şimdiye dek pek çok kez yazılıp çizilen Z kuşağı, tedarik zincirini nasıl etkiliyor?

Gen Z, Z jenerasyonu gibi isimlerle tabir edilen ve çoğunlukla 1990’lı yılların ikinci yarısından 2010’a kadar dünyaya gelenlerin oluşturduğu Z kuşağı, kendine has özellikleri de beraberinde getiriyor. Kimi yorumlara göre iyi huylu, pervasız ve riskten kaçınma eğiliminde olan, kendilerinden önceki kuşaklara kıyasla daha yavaş yaşamayı benimseyen ve hem kendilerine, hem de çevrelerine karşı daha çok farkındalığa sahip olan bu kuşak, markalar için de bir merak konusu. Gençleri hedefleyen markaların, onların itibarını kazanabilmek için beklentilerini bilmeleri ve tüm iş süreçlerini buna göre yeniden şekillendirmeleri gerekiyor.

Fieldz olarak bu yazıda önce Z kuşağına atfedilen genel özelliklere değinecek, ardından bu genç tüketicilerin marka ve işverenlerinden neler beklediğini tedarik zinciri perspektifinden sizler için özetleyeceğiz.

Z kuşağının genel özellikleri

Küresel araştırma ve danışmanlık şirketi McKinsey'in 2018 sonunda kaleme aldığı "Gerçek Nesil: Z kuşağı ve şirketler üzerindeki etkileri" başlıklı makale, baby boomers, X kuşağı ve milenyumları izleyen ve yarın hakkında daha çok söz sahibi olması beklenen bu kuşak hakkındaki ilk genel karakteristiği ortaya koymak açısından faydalı bir içerik sunuyor.

Küresel bağlantıların artmasının ve nesiller arası değişimlerin, davranışları belirlemede sosyoekonomik farklılıklardan daha önemli bir rol oynayabileceğini savunan McKinsey, “gerçeğin peşindeki kuşak” olarak tanımladığı Z kuşağının bireysel fikirlere ve ifade özgürlüğüne değer verdiğini ifade ediyor. Çatışmaları çözmek ve dünyayı iyileştirmek gibi amaçları olan Z kuşağı, bunu başarabilmek için diyaloğu kullanmayı öneriyor. Kararlarını analitik ve pragmatik biçimde alan bu kuşak, kurum ve kuruluşlarla da bu şekilde ilişkileniyor.

Ayrıca Z kuşağı, “dijital yerli” olarak dünyaya geliyor, bir diğer deyişle teknolojinin içine doğuyor. Teknoloji, Z kuşağına mensup gençlere kendi aralarında ve nüfusun geri kalanıyla benzersiz bir bağlantı kurma olanağı tanıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda yer verilen bir araştırmaya göre Z jenerasyonu, satın alma kararlarında sürdürülebilirliği marka isimlerinden daha çok önemsiyor. Bireysel kimliği ortaya çıkarma fikrine odaklanan Z kuşağı, markaları bir topluluğa ait olmak için tercih etmek yerine, kendini ifade etmenin bir aracı olarak kullanıyor.

Tüketici olarak Z kuşağı ve tedarik zinciri

Yukarıda sözünü ettiğimiz Kasım 2021 tarihli araştırma, Z kuşağı tüketicilerinin %75’inin, yani Z kuşağına mensup 4 kişiden üçünün satın alma kararı verirken sürdürülebilirliği markadan daha çok önemsediğini gösteriyor. Bu tüketiciler, sürdürülebilir ürünlere daha fazla ödemeye de sıcak bakıyor. Çevreyi ve sosyal adaleti önemseyen bu kuşağın, 2030’da altı odak pazarda 2019’a kıyasla 6 kat artışla 3 trilyon doları aşkın harcamanın kaynağı olacağı tahmin ediliyor. Bu kadar güçlü bir tüketici potansiyeli, markaları da faaliyetlerini, özellikle sürdürülebilirlikle ilgili olanları Z kuşağı üzerinden pazarlamaya yönlendiriyor.

Peki, tedarik zincirleri bu kadar karmaşıkken, duyarlılığı, bilgi birikimi ve hassasiyetleri yüksek Z kuşağını ürünlerin gerçekten sürdürülebilir, organik ya da vegan olduğuna inandırmak nasıl mümkün oluyor? Z kuşağını sürdürülebilirliği gerçekten önemsediklerine inandırmak isteyen markaların, tedarik zincirlerine uçtan uca hakim olması gerekiyor. Bu durum, tedarik zincirindeki karmaşıklığı azaltmayı gerektirmiyor, ancak Z kuşağı, markalardan tedarik zinciri şeffaflığını en üst düzeye çıkarmalarını bekliyor.

Z kuşağının ürün üzerindeki “çevre dostu”, “organik” gibi etiketlere güvenmediği ve bunlardan şüphelendiği bir dönemde, markaların sürdürülebilirlik hikayelerini anlatabilmeleri ve kanıtlayabilmeleri gerekiyor. Bu durum modadan yiyecek ve içeceğe, paketli ürünlerden elektroniğe, tüm sektörlere benzer şekilde yansıyor. Tedarik zinciri görünürlük yazılımları kullanmak, dijitalleşmeye önem vermek ve derlenen verileri daha anlamlı çıktılara dönüştürmek, Z kuşağının güvenini kazanmak için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.

Tedarik zincirinin yeni iş gücü

Z kuşağını ve tedarik zincirini beraber düşündüğümüz madalyonun, bir de ikinci yüzü var. Dijital yerli olarak dünyaya gelen Z kuşağı, her geçen gün iş gücünün daha büyük bir parçası oluyor. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2025'e kadar OECD ülkelerindeki toplam iş gücünün %27'sinin Z kuşağı mensubu olacağını öngörüyor. Bir diğer deyişle tedarik zinciri pozisyonlarında da giderek Z kuşağına mensup çalışanlara yer açılıyor.

Yepyeni yetenek setlerine, sıkı sıkıya bağlı olduğu değerlere sahip olan, eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığa kendilerinden önceki kuşaktan daha çok önem veren bu nesil, yaratıcılığıyla da fark yaratıyor. En çevik ve yaratıcı nesil olduğu söylenen Z kuşağı, Y kuşağının %44’lük oranına kıyasla %56 oranla kendilerini daha yaratıcı görüyor. Üçte birinden fazlası günde 6 ila 10 saatini mobil cihazlarda geçirdiğini söyleyen bu kuşağın iş gücünü sosyal, ekonomik ve sürdürülebilirlik yönlerinden değiştirmeye hazırlandığı gerçeği, şaşırtıcı olmuyor.

Gartner’ın bu konudaki bir analizi, 10 yıl içinde Z jenerasyonuna mensup tedarik zinciri profesyonellerinin tedarik zinciri dijitalleşmesini hızlandıracağını tahmin ediyor. Gartner’a göre pandemi döneminde dijitalleşme çabalarına hız veren liderler de teknolojiyi hızlı bir biçimde tüketen Z kuşağından, tedarik zinciri dijitalleşmesini hızlandıran ve hiperotomasyonun yolunu açan yenilikçiler olmalarını bekliyor. Robotik süreç otomasyonu (RPA), makine öğrenmesi, yapay zeka ve diğer yüksek teknolojileri içeren hiperotomasyonu başarmak isteyen şirketlerin ve tedarik zinciri liderlerinin, Z jenerasyonundaki yeteneklere odaklanması ve bu kuşağın tedarik zinciri dijitalleşmesine etkilerini en üst düzeye çıkarmaları bekleniyor.

Tedarikte otomasyon ve inovasyonun anahtarı Z kuşağı

Tedarik zinciri, teknolojinin hakim olduğu, ağır işlerin makinelere devredildiği, gereksiz süreçlerin robotlar tarafından yürütüldüğü, her aşamada teknolojinin tüm olanaklarıyla kullanıldığı bir geleceğe doğru ilerliyor. Teknolojiyi en yakından deneyimleyen ve %65’inin yapay zekanın olumlu bir etkisi olacağına inandığı bilinen Z kuşağının, inovasyonu, iş stratejilerini kavraması ve geleceğin tedarik zinciri tasarımında önemli rol oynaması bekleniyor. Her 5 Z kuşağı mensubundan üçünün, internet ve teknolojinin dünyayı birbirine daha da yakınlaştıracağını düşündüğü göz önüne alındığında, bu beklenti daha da anlam kazanıyor.

Ayrıca Z kuşağı, maaş, sağlık sigortası ya da ücretli izin gibi hakların yanı sıra işyerinde daha çok esneklik talep ediyor. Diğer yandan şirketlerin belirledikleri değerler ve bu değerlere iş pratiklerindeki uyumları, Z kuşağının işveren tercihlerini doğrudan etkiliyor. Amaç odaklı şirketlerde, inandıkları bir amaç için çalışmak isteyen Z kuşağını elde tutmak isteyen tedarik sektörünün, insan kaynakları süreçlerinden tedarik zincirlerine, her aşamayı yeni tüketici ve iş gücünün niteliklerine göre elden geçirmesi gerekiyor.

PAYLAŞ:

Yeni nesil teknolojilerle çalışan bağlılığını nasıl artırabilirsiniz?

“Büyük istifa” nereye gidiyor?