Döngüsel ekonomiye neden ihtiyacımız var?


İklim değişikliğinin etkileri derinleştikçe hükümetler ve şirketler, sürdürülebilirlik için döngüsel ekonomi kavramını daha çok kullanmaya başladı. Sistem düzeyinde bir yaklaşımı tanımlayan sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomiyle ilişkilense de daha karmaşık bir üst kavram olarak konumlanıyor. Bu yazıda döngüsel ekonominin kapsamına yakından bakacak, sürdürülebilirlikle birlikte okunması ve okunmaması gereken yönlerini değerlendireceğiz.

ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Baker Institute'ten Rachel Meidl, Forbes'ta yayımlanan yazısında döngüsel ekonomi ilkelerinin siyasi, ekonomik ve bilimsel alanlarda ivme kazandığına, kurumsal stratejilerin yanı sıra Çin, Japonya, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda gibi hükümetler tarafından da sıkça kullanıldığına dikkat çekiyor. Bu kavramın çoğunlukla sürdürülebilirlikle eş anlamlı kullanıldığını hatırlatan Meidl, sürdürülebilirlik kavramını döngüsel ekonomiyle ve yalnızca karbondan arındırma, enerji geçişi ve atık azaltımı gibi anlatılarla eşleştirmenin yanlış anlaşılmalara sebep olabildiğinin altını çiziyor. Meidl’e göre sürdürülebilirlik döngüsel ekonomiyle ilişkili bir kavram olmasına rağmen, iki kavramın çerçevesi büyük ölçüde farklılık gösteriyor.

Bu iki kavramın kapsamlarına ve birbirleriyle olan ilişkilerine daha yakından bakabilmek için, öncelikle iki kavramın da tanımına göz atalım.

Sürdürülebilirlik nedir?

Sürdürülebilirliği en gerçek haliyle çok çeşitli çevresel, sosyal ve yönetimsel (ESG) faktörleri göz önünde bulunduran ve bu faktörlerin etkileşimlerini değerlendiren sistem düzeyinde bir yaklaşım olduğunu söyleyen Meidl’e göre sürdürülebilirlik, tüm değer zinciri boyunca bir yaşam döngüsü perspektifinden risklerin ve istenmeyen sonuçların ölçülmesini ve anlaşılmasını içeriyor. Çevresel bir boyutu kapsamasına rağmen, sadece çevreyi korumaya odaklanmaktan, varsayılan çevre dostu alternatifleri seçmekten ve alternatif enerjilere geçmekten çok daha karmaşık bir kavram olarak konumlanıyor. Bu noktada bir olayın, eylemin, ürünün, politikanın sürdürülebilir olarak kabul edilmesinden önce, genel sistem üzerindeki etkisinin anlaşılması gerekiyor.

Döngüsel ekonomi nedir?

Döngüsel ekonomi odağında çalışan kâr amacı gütmeyen kuruluş Ellen MacArthur Foundation'a göre döngüsel ekonomi; iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, atık ve kirlilik gibi küresel zorluklarla mücadele eden bir sistem çözümü çerçevesidir. Bir başka tanıma göre işletmelere, topluma ve çevreye fayda sağlamak için tasarlanmış, ekonomik kalkınmaya yönelik sistematik bir yaklaşım olan döngüsel ekonomi, “al-kullan-at” olarak özetlenebilecek doğrusal ekonomi modelinin aksine, doğası gereği yenileyici bir yaklaşım içeriyor. Satın almanın azaltılması, geri dönüştürülebilir ürünlerin satın alınması, yeni ürünler yerine kullanılmış veya yenilenmiş ürünlerin tercih edilmesi, ürünlerin yenilerinin satın alınması yerine tamir edilmesi ve yeniden kullanılması gibi uygulamalar, büyümeyi sınırlı kaynakların tüketiminden kademeli olarak ayırmaya odaklanan döngüsel ekonomiye örnek gösterilebiliyor. Döngüsel ekonomi, üç farklı başlık üzerine temelleniyor:

Atık ve kirliliği tasarla

Döngüsel ekonomide, sözü edilen döngüyü tamamlamak için malzemeleri atıktan geri dönüştürmek oldukça önemli bir nokta olarak öne çıkıyor. Enerjinin atıklardan geri kazanılmasının da önemli bir rol oynadığı bu başlık, atıkların bertarafının aşamalı olarak kaldırılması ve atıkların yeni ürünlerin üretiminde kullanılmasına odaklanıyor.

Ürün ve materyalleri kullanımda tut

Döngüsel ekonomi, değeri enerji, emek ve malzeme cinsinden koruyan faaliyetleri tercih ediyor. Ürünleri, ürünlerin bileşenlerini ve kullanılan malzemeleri ekonomide, aktif dolaşımda tutmayı öngören döngüsel ekonomi, mevcut ürünlerin de dayanıklılık, yeniden kullanım, yeniden üretim ve geri dönüşüm için tasarlanmasını tavsiye ediyor.

Doğal sistemleri yenile

Döngüsel ekonomi, yenilenemeyen kaynakların kullanımından kaçınarak ve yenilenmeyi desteklemek için değerli besinleri toprağa geri döndürerek, yenilenebilir enerji kaynaklarını koruyarak var oluyor.

Bu yönüyle döngüsel ekonomi, lineer kullan-at ekonomisini atıkların ortadan kaldırıldığı, kaynakların dolaşıma girdiği ve doğanın yeniden canlandırıldığı bir ekonomiye dönüştürmek için gereken araçları sunan bir kavramsal çerçeve sunuyor ve bu yönüyle doğrudan çevreyle, ekolojiyle birlikte anılıyor.

Sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi nasıl inşa edilir?

Leeds Üniversitesi'nden Anne Velenturf ve Prof. Phil Purnell'in The Conversation'da yayımlanan makalesinde, sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi inşa edebilmek için tüketim ve üretim uygulamalarının birlikte değişmesi gerektiğinde dikkat çekiliyor. Sürdürülebilir bir döngüsel ekonominin uzun ömürlü ve yeniden kullanılabilen, onarılabilen ve yeniden üretilebilen ürünler tasarlamayı ve teşvik etmeyi içerdiğine dikkat çeken yazarlar, işin tüketim boyutunda da örneğin favori giysileri onarmak ve yeniden şekillendirmek gibi uygulamaların benimsenmesi gerektiğini belirtiyor.

İkiliye göre tüketmenin tabana yayılan bu yeni yolları, giysi kiralamak ve insanların ihtiyaç duyduğu şeyleri yalnızca talep üzerine üretmek gibi döngüsel ekonomi iş modelleri için fırsatlar da sunuyor. Yeniden kullanım, kiralama, onarım ve yeniden üretime dayalı modeller; atık işleme, bertaraf ve geri dönüşüm gibi modellere göre dört kat daha fazla fayda sağlayabiliyor.

GSYİH büyümesinden öte, “çok boyutlu ilerleme”

Sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi, amacın dar gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesinden “çok boyutlu ilerlemeye” geçtiği yeni bir ekonomik modeli temsil ediyor. Döngüsel ekonomi, ancak mevcut ve gelecek nesiller için çevre kalitesinin, esenliğin ve ekonomik refahın güçlendirilmesi sağlandığında sürdürülebilirlik vasfı kazanıyor.

Bu noktada döngüsel ekonomiyi yalnızca çevresel etkileri en aza indirmeye odaklanan bir aktivizm hareketi olarak değerlendirmemek, sürdürülebilirliği yalnızca iklim değişikliğiyle mücadele eden bir yaklaşım olarak kabul etmemek gerekiyor. Döngüsel ekonomiye uygun iş modelleri geliştirirken sürdürülebilirliğin tüm boyutlarını, ekonomiye ve topluma etkisini de düşünerek hareket etmek öneriliyor.

Bugünün yaklaşımı bize büyük GSYİH büyümeleri olarak dönse de sosyal adaletsizliklerin büyümesi, atıkların artması, çevresel değerin azalması bariz olumsuz sonuçlar arasında yer alıyor. Birçok işletme ve hükümet, bu düzenin sürdürülebilir olmadığı konusunda hemfikir gibi görünüyor. Öte yandan geri dönüşümü yaygınlaştırmak çevresel açıdan etkili bir çözüm olsa da sürdürülebilirlik boyutuyla yine sınıfta kalıyor. İnsanlık, sürdürülebilir döngüselliği başardığında ise güçlü sürdürülebilirlik, çok boyutlu ilerleme, sosyal eşitlik ve adalet, doğal değerin geri kazanımı ve ekolojik verimlilik elde edilmiş oluyor.

Sürdürülebilir döngüsel ekonomide ne aşamadayız?

Capgemini tarafından yürütülen araştırmada, tüketicilerin atık ve kaynakların tükenmesi gibi sorunların farkında olmalarına ve döngüsel ekonomi girişimlerine ve dikkatli tüketim uygulamalarına katılmaya ilgi duymalarına rağmen, motivasyonel ve pratik engellerle karşı karşıya olduğu görülüyor. Örneğin tüketiciler, ürünleri kiralamak konusunda dikkate değer bir çekingenlik gösteriyor. Öte yandan maliyetler, erişim ve bilgi gibi faktörler, tüketicilerin döngüsel ekonomiyi destekleyici eylemlerde bulunmalarını engelleyen faktörler arasında yer alıyor. Kuruluşların döngüsel uygulamalara adım atmalarını bekleyen tüketicilerin birçoğu, kuruluşların bu amaçlar için yeterince çaba göstermediğini düşünüyor.

Raporda, kuruluşların döngüsel girişimlere yeterince yatırım yapmadıkları da belirtiliyor. Capgemini, şirketlerin üretim süreçlerinde döngüsel tasarım ilkelerini benimsemek için iş modellerini kökten gözden geçirmeleri gerektiğini savunuyor. Hükümetlerin, akademinin, endüstri ekosistemlerinin döngüyü kapatmak için ortak çalışması gerektiğinin belirtildiği raporda, tedarik zincirlerinde ürün ve malzeme akışlarının izlenmesine yardımcı olan nesnelerin interneti, blokzinciri ve yapay zeka gibi teknolojilere yatırım yapılması gerektiğinin de altı çiziliyor.

PAYLAŞ:

Tedarik zincirlerinin geleceği: Sürdürülebilirlik

Göz ardı edilemeyecek bir tedarik zinciri sorunu: İklim