Son kilometreyi elektrikli araçlar kazanıyor


Güneş enerjili kargo bisikletleri… Belki 10 yıl önce “Nasıl olacak?” diyeceğimiz bir çözümü, dünyanın en büyük şirketlerinden IKEA son birkaç yıldır seçili bölgelerde uygulamaya başladı bile.

Hollanda’nın Delft şehrinde başlayan test sürüşlerinde, şehrin merkezinde bulunan mağazalarının çevresindeki müşteriler hedeflendi. IKEA bu müşterilerine ürünlerini güneş enerjisi ile desteklenen elektrikli kargo bisikletleri ile ulaştırmaya başladı.

3 alan hedefleniyor

Başarılı test sürüşlerinden sonra IKEA mümkün olan her yerde “Sunrider” adını verdikleri bu bisikletleri kullanacaklarını açıkladı. Bisikletler IKEA’nın ürünlerinin %90’ını dizel kamyonlara göre %98 oranında daha az karbondioksit salımı yaparak taşıyor.

IKEA böylelikle 3 anahtar alanda projelerini geliştirmiş oluyor: Sürdürülebilirlik, uygun maliyet ve erişebilirlik. Yani IKEA, giderek şehirleşen ve artan e-ticaret için yeni lojistik çözümler bularak hem tüketici memnuniyeti, hem de iklime, doğa ve çalışanlara dost sonuçlara ulaşmış.

Değişim için kolaylaştırıcılar

Sadece IKEA değil, son dönemde bisiklet harici elektrikli araçlar da düşük operasyon maliyetleri sayesinde “son kilometre” lojistiği için vazgeçilmez hale gelecek gibi. Bir ürünün depo rafından müşteri kapısına kadar olan yolculuğu, teslimatın “son kilometresi” ve lojistik sürecinin son adımıdır.

Bu son lojistik adımında Amazon 2030’da ve Walmart 2040’ta, tüm araçlarını elektriklendirmeyi planlıyor. Türkiye’de finansal yönden adımlar yeni atılsa da, yurtdışında özellikle hükümetlerin sağladığı finansal indirimler bu geçişi kolaylaştırıyor.

Finansal kolaylıklar Dünya Ekonomik Forumu tarafından 2030’a kadar %36’ya kadar artacağı açıklanan kargo araçlarının elektrikli olarak seçilmesinde büyük önem taşıyor. Özellikle son kilometre lojistiğinin tüm lojistik harcamaların %28’i olduğunu düşündüğümüzde bu çok büyük bir fark yaratmakta.

Elektrikli araçlarda gelişen teknoloji sorunlara çözüm oluyor

Günlük kısa mesafeleri ve belirli rotaları sayesinde elektriklendirmeleri oldukça kolay olan “son kilometre lojistiği” konusunda eskiden yaşanan en büyük problem kilometre sıkıntısıydı. Gelişen teknoloji ile artık ortalama kapasitesi 200 km olan araçlar bu problemi de ortadan kaldırıyor.

Buna ek olarak, araştırmalar elektrikli bir filonun, dizelle çalışan bir filoya göre toplu bakım masrafında %30 oranında düşüş sağlayabileceğini belirtilmekte. Buna tam şarj fiyatlarının tam depo fiyatlarından çok daha ucuz olması eklenince Toplam Sahiplik Gideri (TCO) konusunda da elektrikli araçlar kolaylıklar sağlıyor.

Eğer düzgün planlanırsa bir soruna sebep olmasa da, elektrikli araçların şarj edilmesi şimdilik ‘en büyük sorun’ diyebiliriz. Şarj ağlarının yeterince gelişmemiş olması, elektrik kaynaklarının tam anlamı ile yenilenebilir olmaması ve tam şarj süresinin, tam depo süresinden çok daha uzun olması elektrikli araçlara geçişteki en büyük problemler diyebiliriz.

Bununla beraber özellikle Yeşil Mutabakat sürecinde ortaya çıkacak enerji ve karbon ayak izi raporlamasında şarj sisteminin şirket içerisinde olması bu geçiş sürecinde raporlamayı da kolaylaştıracaktır.

Değişimi paylaşın 

Özellikle perakende satış, e-ticaret, direkt satış, üçüncü parti lojistiği, gıda ve market alışverişlerinde elektrikli araçların pazar payının yükselmesi bekleniyor. Türkiye’de de bazı yemek ve market servislerinin elektrikli araçlara geçtiğini görmek mümkün.

Yeni yönetmelikler, giderek artan petrol fiyatları ve daha bilinçli tüketiciler, artık şirketlerin tedarik zincirlerinde çevre dostu adımlar atmasına yol açıyor. İleriki dönemlerde başarı sadece operasyonda kalmayacak, operasyonda atılan adımları açık ve takip edilebilir bir şekilde paylaşmaktan geçecek.

O yüzden şimdiden burada atılan adımları müşterilerinizle paylaşmanız size değişim sürecinde artı puan kazandırabilir.

 

PAYLAŞ:

Tedarik zincirlerinin geleceği: Sürdürülebilirlik

Yeniden İnşa İçin Sürdürülebilir Kalkınma Rehber Olmalı