2023’te küresel tedarik zincirini neler bekliyor?


Pandemiyle başlayan, Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşlarıyla devam eden tedarik zinciri kesintileri, 2022’nin başında ortaya çıkan Omicron varyantıyla yeniden şiddetlenmişti. Küresel salgın kaynaklı endişelerin azaldığı dönemde ise Rusya-Ukrayna savaşı patlak verdi. Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar ve iki ülkenin dünya ticaretindeki konumu, tedarik zincirini daha zor bir duruma soktu. Ticaret yollarında aksamalar, limanlardaki birikmeler kronikleşti; üretim kesintileri ve hammaddelere erişim güçlüğü, yeni normlara dönüştü.

Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO), geçtiğimiz mart ayında düzenlediği “sürdürülebilir bir gelecek için tedarik zinciri darboğazlarını hafifletmek” başlıklı etkinliğinde WTO üyeleri ve diğer paydaşlar, devam eden tedarik zinciri aksamalarının altında yatan nedenler ve endüstrideki gidişat hakkında bakış açılarını paylaştı.

Etkinliğe damga vuran ve 2023 öngörülerini pekiştiren yorumlardan biri küresel denizcilik şirketi MSC Group'un Denizcilik Politikası ve Devlet İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Charles Darr'dan geldi. Tedarik zincirlerindeki aksaklığın "yeni normal" olduğunu ifade eden Darr, tedarik zinciri kesintilerinin "kalıcı bir etkiye" sahip olacağına dikkat çekti.

2022’nin ilk yarısını geride bıraktığımız bu günlerde, 2023’te tedarik zincirindeki durumun nasıl olacağına dair konuşmanın zamanı da bizce geldi. Fieldz olarak bu yazıda, önce tedarik zinciri kesintilerinin küresel ekonomiyi şimdiye dek nasıl etkilediğine değineceğiz. Sonrasında merak edilen “Dünyanın farklı yerlerinden kuruluşlar, şirketler ya da liderler, 2023’te nasıl bir tedarik zinciri bekliyor?” sorusunu yanıtlayacak, yani tedarik zincirinin yeni normalini sizler için inceleyeceğiz.

Tedarik zinciri kesintilerinin küresel ekonomiye toplam maliyeti

GEP tarafından ABD ve Avrupa’da yürütülen bir araştırmaya göre şirketlerin neredeyse yarısı (%45), pandeminin tedarik zincirlerini “önemli ölçüde” bozduğunu söyledi. ABD ve Avrupa’daki küresel şirketlerin %64’ü, %6 ila %20 arasında gelir kaybı bildirdi. GEP’in hesaplamalarına göre küresel ekonominin iki öncü bölgesinden toplanan veriler 2020’de yaşanan tedarik zinciri kesintilerinin toplam maliyetinin en az 4 trilyon dolar olduğunu gösterdi.

Küresel danışmanlık şirketi Accenture tarafından hazırlanan ve Davos 2022’de paylaşılan güncel bir araştırma ise pandemi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan tedarik zinciri zorluklarının 2023’e kadar Euro Bölgesi genelinde 920 milyar Euro’luk kümülatif gayrisafi yurt içi hasıla kaybına neden olabileceğini öngördü. Bu rakamın, 2023’te bölgenin GSYİH’sinin %7,7’sine karşılık geldiği belirtildi. Raporda ayrıca, pandemi kaynaklı tedarik zinciri aksaklıklarının Euro Bölgesi ekonomilerine 2021’de 112,7 milyar Euro’luk GSYİH kaybı getirdiğine dikkat çekildi.

Tedarik zinciri problemleri 2023’te de sürecek mi?

Hollanda merkezli banka ING tarafından hazırlanan makale, tedarik zinciri baskısının 2022 sonuna dek devam edeceğini ve küresel ticarette kalıcı değişikliklere yol açacağını öngörüyor. Çalışmada Sea Intelligence tarafından elde edilen analize yer verilerek, teslimat takvimi tahminlerinin gerçeğe uygunluğunun 2022 başında %30’lara kadar düştüğü, bugün %35,9’luk dereceyle iyileşme gösterse de, 2021 seviyelerinin altında kalmaya devam ettiği belirtiliyor. Çin’deki sıfır COVID politikasının limanlara etkisinin de değerlendirildiği raporda, ABD batı kıyısındaki Los Angeles limanlarındaki birikmenin yılın ilk aylarında gözle görülür bir şekilde iyileştiği söylenirken, önümüzdeki aylarda yanaşmayı bekleyen gemilerin artması nedeniyle yeniden şiddetleneceği tahmin ediliyor. Şanghay limanındaki kargo trafiğinin %25, toplam kargonun %30 düştüğüne dikkat çekilen rapor, ABD ve Birleşik Krallık’taki depolara ürünlerin ulaşmasının bugün 100 günden daha fazla sürdüğünü işaret ediyor.

IHS Markit’in Rusya-Ukrayna gelişmelerinden önce yayımladığı ve nakliye, liman ve üretim verilerini baz alan analizi, kötüleşen teslimat gecikmelerinin 2022’de süreceğini, hatta bazı nakliye yöneticilerinin kesintilerin 2023’e kadar devam etmesini beklediğini öne sürüyor. Uluslararası Para Fonu da tedarik kesintilerinin Euro Bölgesi büyümesine etki ettiğini ve bu kesintilerin 2023’e kadar devam edebileceğini düşünenler arasında yer alıyor.

The New York Times'ta “Normal Bir Tedarik Zinciri mi? 2022'de 'Pek Mümkün Değil” başlığıyla yayımlanan yazıda kaosun dinmesi için aylar ve hatta belki de yıllar geçmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Flexport Başekonomisti Phil Levy’nin “2022’de gerçekleşmesi pek mümkün değil” yorumunda bulunduğu küresel tedarik zincirinde normale dönüşün, yerini, yeni bir normalin gelişebileceğini gönülsüzce kabul etmeye bıraktığı belirtiliyor.

Dubai merkezli çok uluslu lojistik şirketi DP World (Dubai Port World) de umutsuzlar arasında yer alıyor. 2022’de arz kıtlığının küresel enflasyonist baskıyı artıracağını ortaya koyan DP World raporu, tedarik zinciri darboğazlarının 2023’e kadar ortadan kalkmayacağını savunuyor. 3 bin ihracat şirketinin katıldığı ankette, şirketlerin %29’u tedarik zinciri kesintileri nedeniyle enflasyon risklerinden endişe duyduklarını belirtirken, %30’u, nakliye maliyetlerinin 2022’de ihracata dayalı büyümeyi sınırlayacağını düşünüyor.

Odyssey Sermaye Danışmanlığı Müdürü Jason Snipe, teknoloji sektörü özelinde tedarik zincirinin 2023'e kadar gevşemeyeceğine dikkat çekerken, çip endüstrisi devlerinden Intel'in CEO'su Patrick Gelsinger, kısmen yeni bir fabrika inşa etmenin üç yıl sürmesi nedeniyle tedarik zinciri sorunlarının 2023’e kadar süreceğini tahmin ediyor. Snipe, “içinde bulunduğumuz dönemin, en kötüsü olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Elektronik endüstrisi analizlerine odaklanan Supplyframe, elektronik parçalar ve bileşenler için küresel tedarik zincirlerindeki zorlukların 2023’te devam edeceğini öngörüyor. Kaliforniya merkezli şirket, bu çeyreğin başında devam eden zorlukların, 2022’nin geri kalanında ve 2023’e kadar birçok emtia için yalnızca belirli dönemlerde hafifleyebileceğini düşünüyor.

Norveç'in en büyük finansal hizmetler grubu DNB'nin analistlerinden Jorgen Lian ise liman birikmelerine dikkat çekiyor. 2023 ve 2024’te pazarda önemli bir gemi filosu büyümesi olabileceğini düşünen Lian, sıkışıklık sorunlarının azalmadığı durumda bunun %15’lik ek kapasite yaratacağını ve problemin bu kez liman kaynaklı bir hale dönüşeceğini belirtiyor.

Yeni bir küresel ekonomik düzende tedarik zincirleri nasıl yeniden icat edilir?

Dünya Ekonomik Forumu, bu paradigma değişiminin üstesinden gelebilmek için tedarik zincirlerinin yeniden icat edilmesi gerektiğini savunuyor. Önceden maliyetleri optimize etmek istenen tedarik zincirlerinin, bugün artan tedarik belirsizliklerine yanıt vermek için daha esnek ve çevik olmaları gerekiyor. Bu sebeple merkezi, doğrusal tedarik modellerinden isteğe bağlı üretimi kullanan, merkezi olmayan ağlara geçmek ve bazı durumlarda üretimi satış noktalarına yaklaştırmak, şirketlerin müşteri beklentilerini daha iyi yönetebilmelerine yardımcı olabiliyor. Sürdürülebilirlik ve şeffaflık da yeni küresel ekonominin tedarik zincirlerinden beklediği özellikler arasında öne çıkıyor. Tüm bunların yolu, dijital ikizler ve analitik kullanılarak, esnek, sürdürülebilir tedarik zincirleri sağlayan öncü teknolojilere yatırım yapmaktan geçiyor.

Öte yandan bu yılki Davos’ta da tartışılan ve sonrasında Dünya Ekonomik Forumu tarafından Ekonomik Küreselleşme İçin Dört Gelecek: Senaryolar ve Etkileri başlıklı bir rapora dönüştürülen küreselleşmenin güncel durumu konusuna da eğilmek gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu, küreselleşmenin doğasının nasıl değişebileceğini özetlediği bu çalışmada, ekonomik güçlerin fiziksel ve sanal entegrasyonda parçalanma veya tecrit arasında seçim yapmaları gerekeceğini belirtiyor.

2027'ye kadar ekonomik küreselleşmenin geleceği için dört senaryo

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali “Küreselleşmenin sonu mu?” sorularını yeniden alevlendirse de WEF’nin görüşlerine başvurduğu uzmanlar böyle düşünmüyor. Örneğin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başekonomisti Beata Jaorcik, küreselleşmenin bir yol ayrımında olduğunu ve yalnızca jeopolitik müttefiklerle işbirliği yapılacak bir dünyanın küreselleşmeyi tehlikeye attığını savunuyor. Jaorcik’e göre yeni normun bu olması, 40 yılda elde edilen başarıların geri alınması anlamına gelecek. Beata Jaorcik, tam da bu noktada benzeri görülmemiş zorluklar karşısında küresel yönetişimi zayıflatmanın değil, güçlendirmenin zamanı olduğunu düşünüyor.

Hong Kong Borsası CEO’su Nicolas Auzin de bu görüşe şu cümleleriyle katılıyor: “Dünyanın daha az değil, daha fazla bağlantıya ihtiyacı var ve şu anki temel önceliğimiz diyalog ve bağlantıların devamını sağlamak.” Siemens Yönetim Kurulu Başkanı Jim Hagemann Snabe ise çeşitlilik, diğer kültürlere ve pazarlara erişim olmadan işletmelerin kaybetmeye mahkûm olacağını öne sürüyor.  

Küreselleşme kavramı ekosistemlerin, ağ ekonomilerinin yükselişiyle dönüşüyor. Dünya birbirinden fiziksel olarak uzaklaşır gibi görünse de iş ağları birbirine dijitalde bağlanıyor ve tedarik zinciri, Küreselleşme 5.0’a hazırlanıyor.

PAYLAŞ:

Tedarik zinciri yönetiminde etik ticaret anlayışı

Çip kıtlığı ve otomotiv tedarik zincirinde son durum