Tedariğin jeopolitiği: Rusya-Ukrayna savaşı tedarik zincirini nasıl etkiledi?


2022’nin ilk siyah kuğusu Rusya-Ukrayna savaşı, pandemi nedeniyle iki yılı aşkın süredir yaşadığı şokları atlatmaya çalışan küresel ekonomiyi ve tedarik zincirini yeni bir çıkmaza soktu. Uzmanlar, küreselleşmenin başlangıcından bu yana tedarik zincirlerindeki en büyük değişimin yaşandığına dikkat çekiyor. Bu yazıda Rusya-Ukrayna savaşının tedarik zincirini nasıl etkilediğine odaklanıyoruz.

24 Şubat sabahı diğer sabahlardan biraz farklıydı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'ya karşı "özel bir askeri operasyon" başlattığını duyurdu. Ukrayna tarafı ise bu durumu "işgal başladı", "geniş çaplı bir savaş" gibi ifadelerle tanımladı. İki yıldır pandemiyle ve salgının ekonomik etkileriyle mücadele eden küresel tedarik zinciri, yeni bir siyah kuğuyla karşı karşıya kalmıştı.

Uluslararası toplum, Rusya’nın bu eylemine ekonomik yaptırımlarla karşılık verdi. Rusya’nın en önemli bankaları uluslararası bankacılık sistemi SWIFT’ten çıkarıldı. İthalat ve ihracat yasaklarını enerji ambargoları izledi. Rusya merkez bankasının ülke dışındaki rezervleri donduruldu. Aralarında Boeing, Ford, Coca-Cola ve Starbucks gibi dünya devlerinin olduğu bine yakın şirket, Rusya’daki operasyonlarını durdurdu. McDonald’s, 30 yıl sonra Rusya pazarından kalıcı olarak çekildiğini açıkladı. Rusya da bu yaptırımlara ihracat yasakları ve enerjiyi kesme tehditleriyle karşılık verdi.

Rusya ve Ukrayna neden önemli?

Rusya ve Ukrayna’daki buğday üretimi, küresel buğday pazarının %30’una karşılık geliyor. Küresel mısır tedariğinin %19’u Rusya ve Ukrayna’dan sağlanırken, ayçiçek yağı ithalatlarının %80’i de bu ülkeden çıkıyor. Öte yandan Rusya, lityum iyon bataryalarda ve elektrikli araç pillerinde kullanılan nikelin en büyük üçüncü üreticisi. Ukrayna ise mikroçip endüstrisinin neon ihtiyacının %70’ini karşılıyor ve dünyanın en büyük kil üreticisi.

Rusya’nın özellikle Avrupa için en önemli doğalgaz kaynaklarından biri olduğu ve dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi olduğu biliniyor. İki ülke arasındaki savaşın bölge ülkeleri etkilemesi, ticaret rotalarını değiştirmesi, yaptırımlar ve ekonomik etkiler beraber düşünüldüğünde, maliyet artışları, dalgalı piyasalar ve rekor enflasyonlar şaşırtıcı olmuyor. Dünya Bankası’nın 1970’lerden bu yana yaşanan en büyük emtia şoku olduğunu söylediği bu kriz, resesyon ve enflasyonun aynı anda görüldüğü, işsizlik oranı artarken fiyatların da hızla arttığı dönemi tanımlayan stagflasyon söylentileriyle derinleşiyor.

Ekonomi ve işletmelerin birbirine bağlılığı, küresel tedarik zinciri krizini şiddetlendiriyor. Deloitte’a göre %90’ı ABD’de olan 600 binden fazla işletmenin, Rusya ve Ukrayna merkezli tedarikçilere güvendiği biliniyor. Tedarik zinciri profesyonelleri genellikle Tier-1 olarak tabir edilen birinci seviye tedarikçilerine dair görünürlüğe sahip oluyor, fakat yalnızca %15’inin Tier-2 ve ötesi hakkında aynı güvene sahip olduğu belirtiliyor.

Gıda fiyatları %84 arttı

Dünyanın en önemli buğday üreticileri olan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, fiyat artışlarını beraberinde getiriyor. Dünya Bankası’nın Emtia Piyasaları Görünümü raporunda, gıda fiyatlarının %84 ile 2008’den bu yana karşılaştırılabilir bir dönemdeki en büyük artışı kaydettiği belirtiliyor.

  • Hindistan gibi diğer ülkelerin de artan fiyatları kontrol için buğday ihracatını yasaklaması, buğday fiyatlarını Avrupa borsalarında ton başına 453 euroya kadar artırdı.
  • Gıda ve Tarım Örgütü 53 ülke ve bölgede yaklaşık 193 milyon kişinin kriz ya da daha kötü seviyeler akut gıda güvensizliği yaşadığını belirtirken, Dünya Gıda Programı Direktörü David Beasley, Ukrayna limanlarındaki tahılların ihraç edilememesini "küresel gıda güvenliğine açılmış bir savaş" olarak tanımladı.
  • Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre bitkisel yağ fiyatları mart ayında, bir ay önce kırdığı rekorların üzerine %23 daha ekledi.
  • 2019’da ton başına 765 dolara satılan soya yağının mart ayında ton başında yaklaşık 2 bin dolara ulaştığı belirtildi.
  • Endonezya’nın ihracatını yasakladığı palm yağının fiyatı ise %200 arttı.

Enerji fiyatları bu yıl yarı yarıya artacak

Dünya Bankası’nın nisan sonlarında yayımladığı Emtia Piyasaları Görünümü raporuna göre, enerji fiyatlarının 2023 ve 2024’te gevşemesi beklense de, bu yılı %50’den fazla artışla kapatacağı tahmin ediliyor. Savaşın uzun sürmesi ve ek yaptırımların devreye alınması durumunda fiyatların öngörülenden daha yüksek ya da değişken olabileceğine dikkat çekilirken, Brent ham petrol fiyatlarının varil başına ortalama 100 dolarlık fiyatla 2013’ten bu yana en yüksek seviyesine ulaştığı kaydediliyor. Brent petroldeki fiyat artışlarının bir önceki yıla kıyasla %40 olduğu ifade ediliyor. Avrupa’da doğalgaz fiyatlarının 2022’de bir önceki yılın iki katına yükseleceği düşünülürken, kömür fiyatlarının %80 daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Kömür ve doğalgaz fiyatlarında, tüm zamanların en yüksek seviyelerinin ölçüleceğine dikkat çekiliyor.

Kobalt, lityum, nikel gibi hammaddeler artışlardan etkilendi

Dünya Bankası raporunda, metal ve mineraller endeksinin 2022’nin ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla %13, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %24 arttığı belirtiliyor. Nikel fiyatlarının çeyrek bazında %35 arttığı, alüminyum ve demir fiyatlarında da önemli artışlar görüldüğü kaydediliyor.

Öte yandan Küresel Enerji Ajansı tarafından hazırlanan Küresel Elektrikli Araç Görünümü Raporu’nda, elektrikli araç satışlarının olumlu bir çerçeve çizdiği ifade edilse de kobalt, lityum, nikel gibi hammadde fiyatlarının yükseldiğine, lityum fiyatlarının mayıs ayında 2021’in ilk ayından 7 kat daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor. Metal fiyatlarının yılın devamında da aynı seviyede kalmasının batarya üretim maliyetlerini %15 artıracağının altı çiziliyor.

Yorumlar ve tahminler: “Küresel tedarik zincirinin işgali”

Tedarik zinciri risk yönetimi şirketi Interos’tan Jennifer Bisceglie, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini “küresel tedarik zincirinin işgali” şeklinde tanımlıyor. Küreselleşme çağının başlangıcından bu yana tedarik zincirlerindeki en büyük değişimin yaşandığına dikkat çeken Bisceglie, sürekli yaşanan kesintilerin yeni normal olduğunu söylüyor. Bugün ve gelecekte, tedarik zincirinin her katmanının sürekli olarak gerçek zamanlı izlenmesi gerektiğine dikkat çeken Bisceglie, liderlerin bölgesel ve küresel tedarik ortaklarının tek potada eritilmiş bir versiyonuna ulaşmak için stratejiler geliştirmesi gerekeceğini vurguluyor. Bisceglie, küresel tedarik zincirleri üzerindeki baskının, arz ve talep arasındaki dengesizlikleri artıracağını, bu durumun da potansiyel olarak stagflasyona yol açacağını öngörüyor.

Yale Üniversitesi İşletme Bölümü’nden Prof. Dr. Sang Kim ise savaşın tedarik zincirlerinin küreselleşmeden uzaklaşmasına yönelik başka bir tetikleyici anlamına geldiğini düşünüyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının, pandemi kaynaklı aksamaların ve Rusya-Ukrayna savaşının tedarikte “tam zamanında” (just-in-time) yaklaşımını “her ihtimale karşı” (just-in-case) yaklaşımına bıraktığına dikkat çeken Kim, ardışık olayların sebep olduğu sarsıntıların işletmeleri daha bölgeselleştirilmiş tedarik zinciri modeline yönlendireceğini savunuyor.

Küreselleşmenin sonu mu geldi?

Her yıl dünyanın en büyük ekonomi liderlerini ağırlayan Dünya Ekonomik Forumu Davos 2022 zirvesinin temalarından birini de “küreselleşme” oluşturdu. “Küreselleşmenin sonu geldi mi?” sorusunun tartışmaya açıldığı oturumlarda, Agility’den Tarek Sultan Al Assa, “küresel mal, hizmet, finans, veri ve insan akışlarını yeniden şekillendirecek işletmeler ve ekonomiler tarafından entegrasyona yönelik daha seçici, stratejik bir yaklaşım” olarak tanımladığı “yeniden küreselleşme (re-globalization)” çağına girildiğini belirtti. McKinsey’den Bob Sternfels bugünün en zorlu sorunlarını çözmek için hâlâ birbirine bağlılığı vurgulayan yeni bir modele ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekerken, Siemens'ten Jim Hagemann Snabe ise çeşitlilik ve başka kültürlere ya da pazarlara erişim olmadan işletmelerin kaybetmeye mahkum olacağını savundu. Davos’ta liderlerin ifadelerinden henüz küreselleşmeye dair umutların yitirilmediği anlamı çıksa da tedarik zincirlerinin tasarım ve operasyonunda yeni stratejiler izleneceği görülüyor.

Kaynak: World Economic Forum
PAYLAŞ:

Tedarik zinciri yönetiminde etik ticaret anlayışı

2023’te küresel tedarik zincirini neler bekliyor?